Derinde


Gövdemde sakladığım 
Soğuk yıldız 
Senin için 

Sesin rüzgâr 
Ellerin uyku 

Ayni güneş 
İkimize de çarpan. 

II 
Dinledim denizi 
Toprağa girdim 

Suyun çizdiği kalbim. 

III 
Yumuşaklığı ver 
Gecenin saçak uçlarını 

Ayaz sürüklüyor 
Göçmen kuşları 

Yel eğiyor 
Beni sana.

Gerçek ve Soğuk

I. Anımsayış 

Bulutun karnı, 
Güçlü bir rüzgârla geriliyor 
Bir çanın düzensiz sesi, 
Duyuluyor uzaktan 
Ansızın bir kılıç: kıvrandırıyor 
Şimşeği 

Sesin karşılaştığı yerde: 
İstekli tarlalar 

Çıplak kayalar, 
Kibirle geri çeviriyor suyu. 


II. Göz 

Kavaklar, telgraf direkleri 
Cırcırböceği, 
Hiç susmuyor 

Zeytin ağacı 
Ezik otlarla 

Sinsi 
Her şey 

Ve ardıç kuşu: 
Bir konuşmayı 
Dinler gibi 

Çok uzakta insanlar 
Som dikenler sarayı 
Acı: 
Toprakta 
Ve yüzünde yol bekçisinin. 


III. Anlamak 

Kaygı: 
Ağırlığı ırmağın 

Güneş, 
Batmak üzere 
Kuş, yuvasını deriyor 

Bir gömüt: 
Karanlığın gergin dokusu 
Yiten gölgeler, 
Kuşları ölümsüzleştiren yel 

Sis, 
Saklıyor yüreksiz yüzünü 
Sabırlı nesneler 
Yazgının inceliği. 


IV. Kül ve Ateş 

Ölülerimiz, 
Gözçukurlarında 
Renklerin olgunluğu 

Sıyrılır gibi bir utançtan 
Orada öyle durmadalar 

...sonsuz bir bakışın yansıması 

Düzensiz bir ses 
Güvercinli bir el 
Gizli bir uyum 

Büyüyen bir evren ağızlarında.

Sekiz Haiku


Bir kertenkele, 
Kuyruksuz ve uyuşuk 
...Kıvrılıyor, su... 

II 
Yaprak düşüyor, 
Kalbimi tutuyorum 
Eylül, bir kadın? 

III 
Yüzümde 
Sokaklar 
Veremediğim papatyalar gibi... 

IV 
Bu ne gürültü 
Tırtıllar, kuşlar 
Düşünüyoruz. 


Yoruyor 
Düşünmek 
Kayan yıldızın adını. 

VI 
Göğe eğilmiş 
Dilenciler 
Uyuşan ağaçlarla 

VII 
Ardımda kayalar 
Dağın 
Sert omuzları. 

VIII 
Çizgiler, diyor ırmak 
Rüzgarın alnıma 
Bıraktığı tuğra

Sonra


Diri çiçekler, 
Issızlık, 
Tellere asılı gökyüzü... 

Işığın diliyle 
Vedalaşıyor sokak. 

II 
Böcekler yer değiştiriyor 
İnceliyor uykumuz 

Rüzgâr soruyor çalılıklara 
-Kargalar nerede? 

III 
Gerçeğin şarabını içirir; 
Karnındaki tapınağa 
Sevgilim deyip uzandığın, 
Bahar. 

IV 
Süzülüp yazın ellerinden 
Yere düşer ilk damla 

Soyunursan 
Karşımdaysan 
Dalıyla hesaplaşan 
Aceleci incir. 


Bukleleri sonbaharın, 
Sana benzeyen 
İnce sarmaşık 

Nerede bekleyelim seninle 
Bu kış uzun sürecek.

Tragedya

I. 
Kayaların geleneğine benziyor sözlerin 
Yaklaştıkça sana, sokağından geçtikçe 
Yağmur, azarlanmış bir serseriydi seni öptüğümde 
Kestane topluyordu olmayan abim / bana, kendisi için 
Ve bulanık tren sesleri. 
Gizli bir yamaydı gülüşün. 

II. 
O taşlaşmış öpücük. 
Kalbim yavaş, karada bir kayık kadar 
Sorar gizlice: sizin suskunluğunuzu anneniz mi örmüştü? 
Beklediğin nedir bana anlat, bahset koynundaki ihtimalden, 
Ah, ağzınla sevişen bardaklar!, 
Bak bir gün daha bitiyor.

Kadir Aydemir

KARACAOĞLAN HAYATI

Yaşamı
On yedinci yüzyıl halk şairi olan Karacaoğlan’ın yaşamı hakkında fazla bilgi yoktur. 1606 yılında doğduğu, 1679 yılında öldüğü sanılmakta olup;  Çukurova da yaşadığı hakkında bir takım bilgiler vardır. Akşehirli Hoca Hamdi efendinin anılarında, Karacaoğlan’dan şöyle bahsedilir. Asıl adının Hasan olduğu, küçük yaşta annesini kaybedip öksüz kaldığı, beş yaşına gelince babasının askere alınıp bir daha dönmediği söylenir. Köyde yaşayan Osman Ağa adlı kişinin Karacaoğlan’ı evlat edindiğinden bahseder.
Osman Ağa köyde yaşayan sağır ve dilsiz bir kızla Karacaoğlan’ı evlendirmek ister; ama Karacaoğlan bu evliliği istemez, ayrıca o sırada Çukurova da bulunan Kozanoğulları ile arasının açılması sonucu kız kardeşlerini de alarak Bursa’ya göçtüğü anlatılır. Bu göçün nedenleri arasında babası gibi askere alınıp geri dönememe korkusu olduğu da söylenir. Bursa’da kendisine bir düzen kurduğu ve evlat acısı yaşadığı şiirlerinden anlaşılmaktadır. Yaşamının büyük bölümünü Çukurova, Maraş ve Antep çevresinde geçirmiştir. Yaşamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilmek için onun şiirlerini incelemek gerekir. Ölüm yeri de tam olarak bilinmemektedir. Mezarının İçel’’in Mut ilçesinde olduğu tahmin edilmektedir.
Şiirleri
Şiirlerinde işlediği temalar genellikle; aşk, doğa, ayrılık, sıla özlemi ve ölümdür. Duru bir Türkçe ile söylediği şiirlerinde günlük konuşma dilini kullanmayı tercih etmiş, Divan Edebiyatından uzak durmuştur. Şiirlerinde yaşadığı yörede kullanılan kelimeleri de kullanmıştır. Arapça ve Farsça kelimeleri kullanmaktan kaçınmıştır. Şiirlerinde gerçeklik ön plandadır. Yaşanmışlık üzerinde çok durur. Karacaoğlan’ın yaşam sevgisinin kaynağında güzele, sevgiliye ve doğaya olan tutkusu ön plandadır. Onun kadına ve sevgiliye bakış açısı halk şiirine yenilik getirir niteliktedir. Şiirlerinde en çok kullandığı kadın isimleri Ayşe, Elif, Döndü, Esma, Emine, Hatice gibi isimlerdir. Karacaoğlan bu kadınların hepsine farklı bir ortamda vurulmuştur. Bu özelliği de onun bir tek kişiye bağlanmadığını ortaya koyar.
Şiirlerini hece ölçüsünün 11’’li (6+5), 8’’li (4+4) kalıplarıyla söylemiştir. Hece ölçüsüyle yazılan şiirlerin hafızada daha kolay kalıp ezberlenmesi onun şiirlerini günümüze kadar ulaşmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Hece ölçüsüne uygun olması için bazı kelimelerde hece düşmesi kullanmıştır. Mecaz anlatımları da şiirlerinde sıkça kullanmış, bu da söyleyişine ayrı bir tat katmıştır. Şiirleri halk edebiyatında adını sıkça duyduğumuz manilere benzer bir tat içerir. İşte bu özellikleri ile kendisinden sonra gelen pek çok ozanı derinden etkilemiş, onlara örnek olmuştur. Birçok şiiri bestelenmiştir. 1920 yılından beri yapılan araştırmalar sonucunda beş yüze yakın şiiri kayıt altına alınmıştır.
Şiirlerinden Bir Örnek
Vara vara vardım ol kara taşa.
Hasret ettin beni kavim kardaşa.
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa,
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm.
Nice sultanları tahttan indirdi,
Nicesinin gül benzini soldurdu.
Nicelerin gelmez yola gönderdi,
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm.
Karacaoğlan der ki kondum göçülmez,
Acıdır ecel şerbeti içilmez.
Üç derdim var birbirinden seçilmez,
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm.
Kaynakça:
meydan laorusse, wikipedia

ALA GÖZLÜM BENİM İLE GİDERSEN

Ala gözlüm benim ile gidersen,
Bahar ayları gelsin de gidelim.
Dağlar almış ılkımını, karını,
Yollar çamur, kurusun da gidelim.

Erisin dağların karı erisin,
İniş seli düz ovayı bürüsün.
Türkmen ili yaylasına yürüsün,
Ak kuzular melesin de gidelim.

Methederler Karaman'ın ilini,
Köprüsü yok, geçemedim selini.
Kervan yaylasını, Perçem belini,
Lâle, sümbül bürüsün de gidelim.

Üç gün oldu bizim evler göçeli,
Beş gün oldu Ceyhan suyun geçeli.
Önü al önlüklü, yüzü peçeli,
Hanım kızlar yürüsün de gidelim.

Karac'oğlan der ki: Ama, ne fayda?
Hiç rağbet kalmadı yoksulda, bayda.
Bu ayda olmazsa, gelecek ayda,
On'ki ayın birisinde gidelim.

ABLAK KUĞU AKÇA KUĞU

Ablak kuğu, akça kuğu,
Dal oynuna söydün bugün.
Dost karşımda salınırken,
Tatlı cana kıydın bugün.

Ayırdın seçtin özünü,
Bizden çevirdin yüzünü.
Severdim ala gözünü,
Engellere uydun bugün.

Sağ elinde sarı akik,
Zülüfü gerdana dökük.
Kalbin melil, kaşın yıkık,
Dostum neler duydun bugün?

Fani Karac'oğlan, fani,
Veren alır tatlı canı.
Sevmediğim kara donu,
Dost karşımda giydin bugün.

Karacaoğlan

ACEM İLLERİNDEN MİSAFİR GELDİM

Acem illerinden misafir geldim,
Yol bilemem sunam, nerden gideyim?
Şöyle yavrunun semtine uğradım,
Dilber kerem eyle, konuk al beni.

Kız: Var git oğlan, var git başım dar iken,
Her baktıkça gözlerim korkar iken,
Mahallemde beş on avcı var iken,
Var git oğlan, burda konuk eğlenmez.

Karac'oğlan der ki: Nasıl edeyim?
Kaldır gerdanını seyran edeyim.
Sunam seni nere koyup gideyim?
Dilber kerem eyle, konuk al beni.

Kız: Oğlan, benim ile yatmak m'istersin?
Zülâl dudaklardan tatmak m'istersin?
Akşam yatıp, sabah kaçmak m'istersin?
Var git oğlan, burda konuk eğlenmez.

Karacaoğlan

ACEPLENMEN BENİM AĞLADIĞIMA

Aceplenmen benim ağladığıma,
Bir od düştü yüreğimde yaram var.
Çevrilirim çevrilirim dönerim,
İşte güzel adam şöyle hâlim var.

Tuna suyu gibi çağlar akarım,
Yel estikçe hazan gibi solarım.
Bir gün güler isem, beş gün ağlarım,
İşte güzel adam şöyle hâlim var.

Allah eksik etsin böyle zalimi,
Âlemlere destan etti hâlimi.
Niceden bir kafir etti zulümü,
Ne oturup ne duracak hâlim var.

Seherde rast geldim yârin göçüne,
Altın teller asmış siyah saçına.
Müptelâlar sayvan kurmuş içine,
Ben sanırım bozulmadık korum var.

Karac'oğlan der ki: Dertsiz söylemem,
Gözümün yaşını hergiz silemem.
Eller güler oynar, ben de gülemem,
İşte güzel adam şöyle hâlim var.

Karacaoğlan

ALA GÖZLERİNİ SEVDİĞİM DİLBER

Ala gözlerini sevdiğim dilber
Göster cemalini görmeye geldim
Şeftalini derde derman dediler
Gerçek mi sevdiğim sormaya geldim

Gündüz hayallerim gece düşlerim
Uyandıkça ağlamaya başlarım
Sevdiğim üstünde uçan kuşların
Tutup kanatların kırmaya geldim

Senin aşkların gülmez dediler
Ağlayıp yaşını silmez dediler
Seni bir kez saran ölmez dediler
Gerçek mi efendim sormaya geldim

Senin işin yiyip içmek dediler
Yaren ile konup göçmek dediler
Göğsün cennet koynun uçmak dediler
Hak nasip ederse görmeye geldim

Mail oldum senin ince beline
Canım kurban olsun tatlı diline
Aşık olup senin hüsnün bağına
Kırmızı güllerin dermeye geldim

Karac'oğlan der ki işin doğrusu
Gokte melek yerde huma yavrusu
Söyleyim ben sana sözün doğrusu
Soyunup koynuna girmeye geldim
Yazar : Karacaoğlan

ALA GÖZLÜM BEN BU İLDEN GİDERSEM

Ala gözlüm ben bu ilden gidersem
Zülfü perişanım kal melil melil
Kerem et aklından çıkarma beni
Ağla gözyaşını sil melil melil

Yeğin ey sevdiğim sen seni düzet
Karayi bağla da beyazı çöz at
Doldur ver badeyi bir daha uzat
Ayrılık şerbetin ver melil melil

Elvan çiçeklerden sokma başına
Kudret kalemini çekme kaşına
Beni unutursan doyma yaşına
Gez benim aşkımla yar melil melil

Karac'oğlan der ki olup ölünce
Bende güzel sevdim kendi halimce
Varıp gurbet ele vasıl olunca
Dostlardan haberim al melil melil
Yazar : Karacaoğlan

AŞAM DEDİM KARLI DAĞIN BAŞINDAN

Aşam dedim, karlı dağlar başından
Yüce dağlar koç yiğide dağ m'olur
Ağrır bedenim, sızlar yaralarım
Bu yarayı çeken yiğit sağ m'olur

Sıra sıra dikemedim söğüdü
Ben başıma veremedim öğüdü
Elleri göğsünde görün yiğidi
Yiğit mağrur gezmek ile bey m'olur

Ögüt versen, bana öğüt kâr etmez
O yârin hayali karşımdan gitmez
Kementle bağlasam, kolun bağ tutmaz
Yârin zülüfünden özge bağ m'olur

Karac'oğlan der ki, fani dünyadan
Korkmaz mısın haram ile zinadan
Ayırır seni anan babandan
Gurbet ile düşen yiğit sağ m'olur
Yazar : Karacaoğlan

BİR AYRILIK BİR YOKSULLUK BİR ÖLÜM

Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret kodun beni kavim kardaşa
Sebep gözden akan bu kanlı yaşa
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

Karac'oğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm
Yazar : Karacaoğlan

CAN VERMEYE DERMANIM MI VAR

Üryan geldim gene üryan giderim
Ölmemeye elde fermanım mı var
Azrail gelmiş de can talep eder
Benim can vermeye dermanım mı var

Dirilirler dirilirler gelirler
Huzur-u mahşerde divan dururlar
Harami var diye korku verirler
Benim ipek yuklu kervanım mı var

Er isen erliğin meydana getir
Kadir Mevlam noksanımı sen yetir
Bana derler gam yükünü sen götür
Benim yük götürür dermanım mı var

Karac'oğlan der ki, ismim öğerler
Ağı oldu yediğimiz şekerler
Güzel sever diye isnad ederler
Benim Hakk'tan özge sevdiğim mi var
Yazar : Karacaoğlan

DELİ GÖNÜL

Deli gonul gezer gezer gelirsin
Arı gibi her çicekten alırsın
Nerde güzel görsen orda kalırsın
Ben senin derdini çekemem gönül

Santur mu istersin saz mı istersin
Ördek mi istersin kaz mı istersin
Tomurcuk memeli kız mı istersin
Ben senin derdini çekemem gönül

Çıkıp yücelere bakmak istersin
Coşkun sular gibi akmak istersin
Her güzelle yatıp kalkmak istersin
Ben senin derdini çekemem gönül

Karac'oğlan der ki okuyam yazam
Keleş değilim ki kervanlar bozam
Giyinem kuşanam bir hosça gezem
Ben senin derdini çekemem gönül
Yazar : Karacaoğlan

GEL

Bağlandı yollarım, kaldım çaresiz
Gayri dünya bana aralandı gel
Derildi defterim artsız arasız
Üst üste dizildi sıralandı gel

Yâri görse idim haftada ayda
Sevip ayrılmaktan ne buldum fayda
Azrail göğsümde canım hay hayda
Ciğerimin başı yaralandı gel

Karac'oğlan der ki başa yazıldı
Gözüm yaşı ceyhun oldu süzüldü
Kefenim biçildi, kabrim kazıldı
Mezarımın üstü karalandı gel
Yazar : Karacaoğlan